İftira-itiraf

Halime Selcen Nazlıkaya

“Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. ”

11 Mayıs 2022

Bugünkü ilk cümlem bu olmalıydı. Alarmın sesiyle uyandım. Defalarca erteleyip okuldaki çoğu dersi de asıp mutsuzluğuma göz yummayı tercih ettikten sonra saat 09.45 de açtım gözümü. Gözlerimi beyaz tavana dikip, nefes alıp vermeye çabaladım. Bir önceki gün nasıl bitti, neler yaşadım; yeni günde neler yaşayacağım kestirmeye çalıştım. Kafam o kadar dolu ki üzerime çullanan düşüncelerin fazlalığından eziliyorum. Hatta bazen onların enkazı altında kaybolmak istiyorum. Bazen tek bir düşünceye sabitleniyorum öylece dalıp gidiyorum. Alabildiğimce uzun bir nefes alıp yeni güne başlamak zorunda olduğum için hızla kalktım yataktan. Kalkıp kendime gelmeliydim. Hata işlerken, suçluyken ne kadar ketum davrandıysam o hatayı düzeltirken de aynı rahatlıkta olabilmeliydim. Şimdi bu düşüncelerime yakışacak bir kıyafet seçme zamanı. Yüzümü yıkayıp kendime geldim ve bir önceki akşamdan bıraktığım odamın halini ancak görebildim. Annem defalarca gelip çalmıştı kapımı ama hiç oralı olmamıştım. Onu da ne kadar merakta bırakmıştım kim bilir! Ama bugün her şeyi anladıkta sonra hala üzülür müydü benim için (?) Odam tam bir savaş alanı gibiydi. Yerdeki kıyafetler, masada kitaplar ve bir kıyafet yığını daha. giyeceği kıyafetleri almaya giderken dolabına bir şeye takılıp sendeledi. İşte tüm bu içinde bulunduğu buhranı çözecek olan o şey.

Bugün yapacaklarımı daha doğrusu yapmam gerekenleri listeledim kafamda. Hızlıca saçlarımı at kuyruğu yapıp kocaman bir iç çekerek başladım yeni güne. Kısa bir ikilemde kalarak çıktım odamdan. Anneme şimdi mi yoksa her şeyi çözdükten sonra mı anlatmalıydım. Dün geceki merak edişten sonra annem hiç bir açıklamasız bir gün daha bekleyebilir miydi? Annemin “kahvaltı hazır” cümlesiyle sıyrıldım düşüncelerimden. Annem bir şey sormadı.Sanırım bana bıraktı. “Ne zaman konuşmak istersen, ben buradayım” dediği çok olurdu bana. Şimdi de bunu susarak söylemeyi tercih etmişti. Kahvaltımı etmezsem yeniden dikkat çekerim düşüncesiyle ettim. Erkenden şimşekleri üzerime çekmek niyetinde değildim. Gün içerisinde zaten bol bol bana bakacaklardı zaten.

Günü ilk başlatacağım yer birkaç haftasına kadar en yakın arkadaşım olan Mehtap’ın yanına gitmekti. Beni görmek istemeyecekti ama elimdeki defteri vererek kendimi affettirecektim. En azından öyle umut ediyordum. Lise hayatına başlar başlamaz edindiğim ilk arkadaşımdı Mehtap. Sonra hiç kopmamıştık. 10. sınıfta eşit ağırlık seçip de bizi ayrı sınıflara koyduklarında bile öğretmenlerimize cephe alıp bizi ayıramayacaksınız der gibi her teneffüs birlikte olmaya devam ettik. Taa ki o güne kadar. Okula geldiğimde görür görmez etkilendiğim birisi vardı: Fatih. Her günüm onunla geçiyordu artık. Fark edecek diye ödüm kopsa da takip ediyordum bile denebilir. Tabi Mehtap da eşlikçimdi. Bir zaman sonra ben Fatih’ten başka bir şey konuşamaz oldum .Haliyle Mehtap da bundan sıkıldı. Artık Fatih’i anlattığım zamanlar kızmaya başladı. Bazı teneffüsler dışarı çıkmak istemediğini söyledi ya da benimle çıkmayıp sınıftan arkadaşlarıyla işi olduğunu söyledi. Bir zaman sonra buna da alışmıştım. Ayrı takılmaya başlamıştık. Fatih de gözüme çarpmaz olmuştu. Ama bir gün bir arkadaşım bana “Fatih’i sen Mehtap’a mı bıraktın?” deyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Ne demek istediğini sorsam da asla cevap vermedi. Büyük bir hınçla Mehtap’ın yanına gidiyordum. Ona soracaktım ne demek istediğini. Dersleri Beden Eğitimi’ydi. Spor salonunda olmalıydı. Tam girecekken içerden duyduğum sesle kapıda çivilendim. Fatih ile Mehtap konuşuyorlardı. Aklımdan neler geçiyordu? Demek bunun için bana kızıyordu. O da Fatih’i seviyordu. Belki sevgililer şuan. Artık o yüzden tenefüslerde benimle değildi. Arkadaşlarımla işim var demesi sadece bir aldatmaca demek, okulun türlü köşelerinde buluşup içten içe benim salaklığıma gülüyordu belki. Dinlemek için kulağımı dayadım kapıya. Umduklarım değildi duyduklarım. Evet aşıktı ama Mehtap Fatih’e değil; Fatih Mehtap’a. Aşkını ilan ediyordu ve anladığım kadarıyla bu ilk itirafı da değil. Mehtap defalarca dinledim, sıkıldım filan dedi. Hatta adım geçti ve -en yakın arkadaşımı senin yüzünden kaybedecek değilim- diye de bağırdı Mehtap. O an ne yapacağımı bilemedim. Fatih bu cümleye karşılık -offf, sen de seviyorsun beni, bak işte uzaklaştın hiç konuşmazsın olur biter- deyince odanın kapısının anahtarını da üstünde görünce otomatik olarak kodlanmış gibi kilitledim onları içeri. Beden Eğitimi Öğretmeni’ne gidip şikayet ettim, öpüşürlerken gördüğümü söyleyerek. Evet şikayet etmiştim en yakın arkadaşım ve sevdiğim çocuğu. O an yaptığım bir öç alma idi. İntikam seçimiydi. Ama sonra çok şeyler yaşadılar her ikisi de. Tabi beni de kendilerine iftira atmakla suçladılar. Evet iftiraydı ama kim biliyordu ki ben ve içimi döktüğüm kara kaplı defterimden başka. Elimdeydi şuan o defter. Mehtap’a verilmek üzere. Olanlar olmuştu. Hem Fatih hem de Mehtap hak etmedikleri şekilde cezalar almışlardı. Bununla da kalmadı benim derdim o ikisiyken aileleri de çok etkilenmişti. Müdür, müdür yardımcısı, rehber öğretmen ayrı ayrı beni görüşmeye çağırdılar. Her seferinde de aynı yalanı söyledim. İnandırmıştım herkesi kendime. Elimdeki deftere de yalan yanlış, saçmasapan şeyler bir sürü yazıp karaladıktan sonra doğruyu yazmıştım. Ve sonra odamın en bulunamayacak köşesine fırlatmıştım.

İşte bugün pişmanım. Bugün Mehtap’ın doğum günü. Hediye olarak bu yalanları ve gerçeği içinde barındıran defteri vereceğim ona. Sonra da bu yalanı gerçekmiş gibi anlattığım herkese gidip.İtiraf edeceğim. Aşık olduğum kişi ile Mehtap’ı yan yana görünce düşüncesizce hareket edip ikisinden intikam alma hissiyle böyle davrandığımı söyleyeceğim. Son olarak da annemin çok merak ettiği “en yakın arkadaşınla arana ne girdi?” sorusuna cevap vereceğim. İlk cezamı biliyorum. Arkadaşımı kaybettim. Bir daha asla benimle konuşmayacak. Ama öğretmenlerim, arkadaşlarım ve annem neler diyecek bilmiyorum. Bildiğim tek şey. “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. ” Güzel olan sakladığınız gerçekleri sizin ortaya çıkarmanız. Ve artık tüm gerçekler ortada. Şimdi ceza çekme sırası bende.